DEVAM: 142-143.
Rüku'dan Sonraki Kıyam Ve İki Secde Arasındaki Oturuş Süresi
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
ثَابِتٌ وَحُمَيْدٌ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
قَالَ مَا
صَلَّيْتُ
خَلْفَ
رَجُلٍ
أَوْجَزَ
صَلَاةً مِنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي تَمَامٍ
وَكَانَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
إِذَا قَالَ
سَمِعَ
اللَّهُ
لِمَنْ
حَمِدَهُ
قَامَ حَتَّى
نَقُولَ قَدْ
أَوْهَمَ
ثُمَّ يُكَبِّرُ
وَيَسْجُدُ
وَكَانَ
يَقْعُدُ
بَيْنَ
السَّجْدَتَيْنِ
حَتَّى
نَقُولَ قَدْ
أَوْهَمَ
Enes b. Malik'deri;
demiştir ki: Ben tamam olmak şartıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den daha kısa namaz kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem); "semiallahu limen hamideh" dediği zaman, biz;
"vehmetti galiba" diye (endişe ede)cek kadar (uzun bîr süre) ayakta
durur, sonra secde eder, iki secde arasında biz (yine) "vehmetti
galiba" diye (endişeye düşe)cek kadar (uzun bir süre) otururdu.
Diğer tahric: Buharî,
ezan; Müslim, salat; Ahmed b. Hanbel, III- 100, 101, 205, 226.
AÇIKLAMA:
"Vehmetti"
kelimesi "terk etti ve yanıldı" manalarına gelir.Bu kelime "terk
etti" manasına alınırsa, o zaman da hadisin manasına şöyle olur:
"Galiba secdeyi terk etti; tekrar kıyama döndü derdik."
"Yanıldı"
manasına alınırsa, o zaman da Hadisin manası şöyle olur: "Galiba
yanıldı" derdik.
Resul-i Ekrem
(sallallahu aleyhi ve sellem) hazretleri namazı yerine göre uzun ve yerine
göre de kısa kıldınrdi. Nitekim daha önce tercümesini sunduğumuz 789 numaralı
hadisin açıklamasında gerekli bilgi verilmiştir.
Bu hadis-i şerifte Resul-i
Ekrem'in bazan namazı tadil ve erkanına riayet etmek şartıyla çok kısa
kıldırdığına delalet etmektedir. Metinde geçen:
"Ben tamam olmak
şartıyla Resulüllah (s.a.v.)'den daha kısa namaz kıldıran bir kimsenin
arkasında namaz kılmadım" sözüyle "semiallahü limenhamideh dediği
vaki' vehmetti galiba diyecek kadar ayakta dururdu'* sözü arasında herhangi bir
tezat yoktur. Çünkü Resulüllah (s.a.v.)'in okuduğu duayı tane tane ve huşu ile
okuması insana unuttu zannını verecek kadar uzun bir vakit alırdı.Bununla
beraber yine de namazı uzun sürmezdi.
Reku'dan doğrulduktan
sonra ayakta uzun müddet durulup durulmayacağı mevzuu ilim adamları arasında
ihtilaflıdır. Bu hadis-i şerif rüku'dan doğrulduktan sonra ayakta kalmayı ve
iki secde arasındaki oturuşu uzatmanın caiz olduğuna delalet etmekte ve aksini
iddia eden Şafiî ulemasının bu mevzudaki görüşlerini reddetmektedir. Şevkanî de
Neylu'l-Evtar isimli eserinde bu mevzuda şunları söylemektedir: "Sahih
hadislerle sabit olan bu sünneti insanlar, hadisçileri, fıkıhçıları,
müctehidleri ve mukallidleriyle birlikte hepsi terk ettiler. Keşke bunların
dayandıkları delili bari bilseydim."
İbn Dakil'i-I-İyd de bu
mevzuda şunları söylüyor: "Rüku'dan doğrulduktan sonra ayakta durmayı
uzatmak bir takım zayıf delillere dayanarak terk edilmemesi gereken bir
rükündür. Rüku ve sücuda benzemediği için burada tesbîhatın okunamayacağı
görüşü fasit bir kıyastır. Çünkü bu rükün nass ile sabittir. Hakkında nass
bulunan bir meselede içtihada izin yoktur. Böyle bir mevzuda yapılan kıyas
fasittir. Gerçekten rüku'dan doğrulduktan sonra yapılacak olan zikirlerin rüku
ve sücuddaki zikirlerden daha uzun olduğuna Müslim'deki şu hadis-i şerif
delalet eder: "Allah'ım sana göklerle yer ve onlardan maada dilediğin her
şey dolusu hamd olsun. AUahım beni kar, dolu ve soğuk suyla temizle! Ya Rab
beni günah ve hatalardan, beyaz elbisenin kirden paklandığı gibi
temizle"[Müslim, salat]
Nitekim Şafiî
mezhebinden merhum Nevevî de kendi mezhebinin hilafına olarak rükudan sonra
zikrederek ayakta durmayı uzatmanın caiz olduğunu söylemiştir. Bu görüşüne
delil olarak da Müslim'in rivayet ettiği "Sonra rükuuna yakın uzun bîr
müddet ayakta durdu"[Müslim, Musafirîn] mealindeki hadis-i şerifi
göstermiştir."
İbn Dakik'il-İyd'in
sözleri burada sona ermiştir. İbn Hacer el-Askalanî de Fethu'l-Barî'de İmam Şafiî'nin
ümm isimli eserinde rüku'dan kıyama kalkınca dua ve zikirle kıyamı uzatmanın
namazı bozmayacağına ancak mekruh olacağına işaret ettiğini
söylemektedir.[el-Menhel, V, 295.] Bezlu'l-Mechud sahibi ise, bu hadisi Enes b.
Malik'ten başka hiç bir sahabinin nakletmediğine ve cumhur ulemanın bu görüşe
iltifat etmediğine dikkati çekerek bu görüşün ancak Zahirîler tarafından
benimsendiğini söylemekte ve bu uygulamanın İslam'ın ilk yıllarına ait olup
sonradan neshedilmiş olabileceği yahut sadece nafile namazlarına mahsus olduğu
ihtimali üzerinde durmakta ve Resul-i Ekrem'in başkalarına yasak ettiği halde
kendisinin böyle hareket etmesinin caiz olduğunu söylemektedir.[Bezlul-Mechud,
V, 108.] Nitekim ileride gelecek olan (856) numaraları hadis-i şerif ve benzerleri
de kavme ve celseyi uzatmanın söz konusu olmadığını göstermektedirler.
İki secde arasında bir
parça oturmaksa müstehabtır. İbn Kudame'nin beyanına göre, imam Ahmed b. Hanbel
iki secde arasında duasının tekrarlanmasını müstehab görürmüş.
Hanefîlere göre, iki
secde arasında sünnet olan bir zikir yoktur. Zira iki secde arasında doğrulmak
namazın maksut fiillerinden değildir. Ancak maksut fiilere tebean yapılır.
Ancak Hanefi ulemasına göre rüku ve sücud-dan kalkarken her organı iyice yerine
oturuncaya kadar doğrulmak namazın sıhhati bakımından mühim bir meseledir.
Hanefi mezhebinin bu meseledeki görüşünü mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle
ilgili olduğu için, merhum Ö. Nasuhi Efendinin Büyük İslam İlmihali isilmi
eserinden naklediyoruz: "Namazda tadil-i erkana riayet İmam Ebu Yusuf'a
göre bir rükün olduğundan farzdır. Bundan maksat namazın kıyam, rüku, sücud
gibi her rüknünü bir sükunet ile yerine getirmek, bu rükünleri yaparken her
uzuv mutmain olup ızdırabtan hali bulunmaktır. Mesela rükuden kıyama kalkarken
vücud dimdik bir hale gelmeli, sükunet bulmalı, en az bir kere
“sübhanellahilazim" diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye varmalıdır.
Her iki secde arasında da böyle bir teşbih miktarı durmalıdır.
"Tadil-i erkan
İmam-ı A'zam ile İmam Muhammed'e göre vacibtir. Binaenaleyh birinci kavle göre
tadil-i erkana riayet edilmeksizin kılınan bir namazı iade etmek (yeniden
kılmak) lazımdır. İkinci kavle göre ise, bu halde yalnız sehv secdesi lazım
gelir. Fakat böyle bir namazı iade etmek evladır. Bununla ihtilaftan
kurtulunmuş olur.[Bilmen, Ö. Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, s. 130.]
Davud-ı Zahirî ile
diğer zahirî ulemasına göre iki secde arasında zikir farzdır. Kasden terk
edilirse namaz fasıt olur.